يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ ﴿٤٣﴾
وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ ﴿٥٣﴾
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ ﴿٦٣﴾
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ ﴿٧٣﴾
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ ﴿٨٣﴾
38 - O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ ﴿٩٣﴾
39 - Gülerler, sevinirler.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ ﴿٠٤﴾
40 - O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿١٤﴾
41 - Onları bir siyahlık bürür.
اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٢٤﴾
42 - İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.
81-Tekvir
١٨﴾ التكوير
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِذَا الشَّمْسُ كُـوِّرَتْۙۖ ﴿١﴾
1 - Güneş, dürüldüğü zaman,
وَاِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْۙۖ ﴿٢﴾
2 - Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,
وَاِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْۙۖ ﴿٣﴾
3 - Dağlar, yürütüldüğü zaman,
وَاِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْۙۖ ﴿٤﴾
4 - Gebe develer salıverildiği zaman.
وَاِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْۙۖ ﴿٥﴾
5 - Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,
وَاِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْۙۖ ﴿٦﴾
6 - Denizler kaynatıldığı zaman,
وَاِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْۙۖ ﴿٧﴾
7 - Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.
وَاِذَا الْمَوْءُ۫دَةُ سُئِلَتْۙ ﴿٨﴾
8 - (8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
بِاَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْۚ ﴿٩﴾
9 - (8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْۙۖ ﴿٠١﴾
10 - Amel defterleri açıldığı zaman,
وَاِذَا السَّمَٓاءُ كُشِطَتْۙۖ ﴿١١﴾
11 - Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
وَاِذَا الْجَح۪يمُ سُعِّرَتْۙۖ ﴿٢١﴾
12 - Cehennem alevlendirildiği zaman,
وَاِذَا الْجَنَّةُ اُزْلِفَتْۙۖ ﴿٣١﴾
13 - Cennet yaklaştırıldığı zaman,
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَٓا اَحْضَرَتْۜ ﴿٤١﴾
14 - Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ ﴿٥١﴾
اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِۙ ﴿٦١﴾
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
وَالَّيْلِ اِذَا عَسْعَسَۙ ﴿٧١﴾
17 - Andolsun, yöneldiği zaman geceye,
وَالصُّبْحِ اِذَا تَنَفَّسَۙ ﴿٨١﴾
18 - Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,
اِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَر۪يمٍۙ ﴿٩١﴾
ذ۪ي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَك۪ينٍۙ ﴿٠٢﴾
وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ ﴿٥٣﴾
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ ﴿٦٣﴾
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ ﴿٧٣﴾
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ ﴿٨٣﴾
38 - O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ ﴿٩٣﴾
39 - Gülerler, sevinirler.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ ﴿٠٤﴾
40 - O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿١٤﴾
41 - Onları bir siyahlık bürür.
اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٢٤﴾
42 - İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.
81-Tekvir
١٨﴾ التكوير
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِذَا الشَّمْسُ كُـوِّرَتْۙۖ ﴿١﴾
1 - Güneş, dürüldüğü zaman,
وَاِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْۙۖ ﴿٢﴾
2 - Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,
وَاِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْۙۖ ﴿٣﴾
3 - Dağlar, yürütüldüğü zaman,
وَاِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْۙۖ ﴿٤﴾
4 - Gebe develer salıverildiği zaman.
وَاِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْۙۖ ﴿٥﴾
5 - Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,
وَاِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْۙۖ ﴿٦﴾
6 - Denizler kaynatıldığı zaman,
وَاِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْۙۖ ﴿٧﴾
7 - Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.
وَاِذَا الْمَوْءُ۫دَةُ سُئِلَتْۙ ﴿٨﴾
8 - (8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
بِاَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْۚ ﴿٩﴾
9 - (8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْۙۖ ﴿٠١﴾
10 - Amel defterleri açıldığı zaman,
وَاِذَا السَّمَٓاءُ كُشِطَتْۙۖ ﴿١١﴾
11 - Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
وَاِذَا الْجَح۪يمُ سُعِّرَتْۙۖ ﴿٢١﴾
12 - Cehennem alevlendirildiği zaman,
وَاِذَا الْجَنَّةُ اُزْلِفَتْۙۖ ﴿٣١﴾
13 - Cennet yaklaştırıldığı zaman,
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَٓا اَحْضَرَتْۜ ﴿٤١﴾
14 - Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ ﴿٥١﴾
اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِۙ ﴿٦١﴾
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
وَالَّيْلِ اِذَا عَسْعَسَۙ ﴿٧١﴾
17 - Andolsun, yöneldiği zaman geceye,
وَالصُّبْحِ اِذَا تَنَفَّسَۙ ﴿٨١﴾
18 - Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,
اِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَر۪يمٍۙ ﴿٩١﴾
ذ۪ي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَك۪ينٍۙ ﴿٠٢﴾
Yükleniyor...